Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | oy birliği | unanimity n. | ||
Luckily, there is unanimity here too. Neyse ki burada da oy birliği var. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | oy birliği | unanimity n. | ||
One point on which we as Parliament must take care is the requirement of unanimity in decision-making. Parlamento olarak dikkat etmemiz gereken bir husus da karar alma sürecinde oy birliği şartıdır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | oy birliği | consensus n. | ||
Politics | ||||
Politics | oy birliği | unanimity of votes n. | ||
Politics | oy birliği | concurrence n. |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | oy birliği ile | by unanimous vote expr. | ||
In this instance, however, the Council can decide by unanimous vote to apply the codecision procedure. Ancak bu durumda Konsey, oy birliği ile karar alma prosedürünün uygulanmasına karar verebilir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | (bağırarak) oy birliği | acclamation n. | ||
General | oy birliği ile | solid adv. | ||
Politics | ||||
Politics | oyların üçte iki çoğunluğa ulaşmasını gerektiren oy birliği kuralı | two-thirds vote n. | ||
Politics | (bağırarak) oy birliği ile seçim | acclamation n. | ||
Politics | birleşik krallık'ın avrupa birliği'nden ayrılması yönünde oy kullanan kimse | brexiter n. |